Halkların Uluslararası Mücadele Ligi, Türkiye’nin Afrin Saldırısını Kınadı

Bizler ILPS olarak, Kürt halkının bağımsızlık mücadelesini bastırma çabaları doğrultusunda Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki Kürt kantonu Afrin’e yönelik hava saldırıları, top atışları ve tanklar aracılığıyla takındığı saldırgan tutumu kınıyoruz. Halk Savunma Birlikleri (YPG), Demokratik Birlik Partisi (PYD) tarafından yönetilen Kürt özerk bölgesi Rojava-Kuzey Suriye’nin parçası olan Afrin’i korumak için, yapılan saldırılara karşılık vermeye ant içmiştir.

ILPS, Kürt halkının kendi kaderini tayin edebilmek için yürüttüğü mücadeleyi ve Rojava-Kuzey Suriye’de demokratik özyönetim arzusunu desteklemektedir. İç savaş koşullarında bile Rojava halkı; Kürtler, Araplar, Süryaniler, Asuriler, Ermeniler, Türkmenler, Çerkesler ve Çeçenler gibi farklı etnik grupların eşit haklara sahip olduğu birleşik federal Suriye içinde yer alacak Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nu kurma yönündeki isteklerini kararlılıkla belirten başarılı bir referandum gerçekleştirmiştir.

Suriye hükümeti, Türkiye’nin yaptığı taarruzu saldırgan tutum ilan etmiş ve kınamıştır. Rusya ise Türkiye ve Suriye’ye sakin olmaları ve sorunları müzakereler aracılığıyla çözmeleri yönünde çağrıda bulunmuştur. Afrin resmi olarak Rus ve Suriyeli güçlerin koruması altındadır.

YPG’ye göre Türk ordusunun Afrin ve çevre bölgelere saldırıları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 18 sivilin ölümüne ve 23 sivilin yaralanmasına neden olmuştur. YPG’nin karşı saldırıları ise toplamda 40 Türk askeri ve ÖSO isyancısının ölümüyle sonuçlanmıştır. Ayrıca Türk ordusuna ait iki tank da imha edilmiştir. Afrin halkı, Afrin’i “Türk ordusu ve Erdoğan için mezar yapmaya” ant içmiştir.

Türkiye gerçekte, ABD’nin Esad’a karşı yürüttüğü “rejim değişikliği” kampanyasına eşlik etti. Anti-Esad kampanyasını yürütebilmek için ABD; Suudi Arabistan, Katar ve İsrail gibi ülkelerin yanı sıra El-Kaide bağlantılı El Nusra cephesi, Türkiye tarafından silahlandırılan ve eğitilen sözde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), ve Katar ile Suudi Arabistan tarafından finanse edilip silahlandırılan IŞİD gibi çeşitli cihatçı terör gruplarını seferber etmiştir.

Suriye hükümetinin yardım çağrısı sonucu savaşa giren Rusya, başlangıçta IŞİD ve diğer cihatçı örgütlerin ele geçirdiği toprakların büyük bölümünün Rus hava gücünün himayesi altındaki Suriye Ordusu tarafından geri alınmasını sağlayarak savaşın istikametinin Suriye hükümeti lehine dönmesini sağlamıştır. Özellikle ABD karşısında, Rusya, bölgedeki etkisini ve prestijini arttırarak savaşın en etkili oyuncusu haline gelmiştir.

Yeni kazandığı statüyle Rusya, petrol tedariki ve Avrupa’ya arz edilecek Rus doğalgaz hattında önemli paya sahip olmak gibi vaatler ile ABD’den uzaklaşma hususunda Türkiye’nin aklını başarılı bir şekilde çeldi. Rus hava gücü daha önce de, Türkiye’nin koruması altında Avrupa’ya petrol satan IŞİD’in kontrolü altında bulunan Musul ve diğer bölgelerdeki petrol sahalarını imha etmişti. Türkiye’nin Rusya’ya yanaşmasının bir diğer nedeni de, IŞİD’e karşı savaşta ABD’nin YPG’yi desteklemesiydi.

Rusya, ─BM nezdindeki Cenevre zirvesinin haricinde─ Suriye hükümeti ve Suriyeli birçok muhalif grubu başarıyla bir araya getiren Soçi zirvesinde başka bir müzakere yolu açan diplomatik bir saldırı başlattı. Bu girişim, Türkiye’nin ve İran’ın desteğini kazanarak etkili bir şekilde ABD’yi yedek kulübesine itti. Rusya, Kürtlerin de pazarlık masasına dahil olması için yaptığı ısrarla Türkiye’yi çıkmaza soktu.

ABD, YPG’yi desteklemek zorunda kaldı çünkü YPG, ABD ve onun bölgesel dalkavukları olan Suudi Arabistan ile Katar için adeta Frankensteinlar haline gelen IŞİD ve diğer cihatçı örgütler karşısında oldukça etkili bir güç olduğunu ispatladı. Esad’ın ayağını kaydırma planı suya düşen ABD, şimdi de, Suriye’deki varlığını devam ettirebilmek ve dolayısıyla gelecekte sorun çıkarmak için YPG’yle ve IŞİD kalıntılarıyla ilişkilerini sürdürmek dahil her şeyi yaparak pozisyonunu korumaya çalışıyor.

Kuzey Suriye’deki Kürt özgürlük hareketi iç savaş süresince askeri ve politik olarak daha güçlü bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu hareket, Rojava-Kuzey Suriye’deki özerk demokratik yönetimini yürütebilmek ve işlevsel bir politik yapı kurarak topraklarını korumak için YPG bünyesinde etkili silahlı kuvvetler oluşturma konusunda başarılı olmuştur.

PYD ve YPG, ABD’nin kışkırttığı ve diğer küresel-bölgesel güçlerin de kendi gündemlerini izlediği karmaşık durumdaki Suriye iç savaşında kartlarını iyi oynadı. Kendi ulusal kaderini tayin edebilme yolunda on yıllardır süren mücadele, Kürt halkına, uzun ve kısa erimli hedeflerini başarma hususunda güçlü ve akıllı olmayı öğretti.

Kürt halkının ulusal kaderini tayin edebilme hakkını sıkı bir şekilde desteklediğimizi yineliyoruz. Dünya çapındaki tüm ilerici organizasyonları ve iyi niyetli insanları Erdoğan rejiminin gerici ve saldırgan politikalarını kınamaya, ve Kürt halkının demokrasi için ve kendi kaderini tayin edebilmek için yürüttüğü haklı mücadeleyi desteklemeye çağırıyoruz.

Translation : http://isyandan.org/haberler/halklarin-uluslararasi-mucadele-ligi-turkiyenin-afrin-saldirisini-kinadi/